“Kendi ayaklarımın üzerinde durmayı başardım. Kimseye minnet etmedim.”
“Ekmek bulamadığımız günler oldu. Aç kaldığımız günler oldu.”
“Ben boyahane kısmındaydım. Aslında boyahanede çalışmamam lazım çünkü akciğer hastasıydım. Zaten üçte ikisi alınmıştı, astımım vardı. Bunu dile fazla getiremedim. Neden getiremedim? Zaten zor iş bulmuşum. Bunu da dile getirirsem ‘sağlıklı değil’ diye beni işten çıkarırlar diye ilk başta söylemedim.”
“Kadın hastalıkları doktoruna gidiyoruz, adam soruyor: ‘Kadın doktor var mı?’ Sen hem kızının okumasına karşısın ama eşini götürdüğün zaman muayeneye, ‘Kadın doktor var mı?’ diye soruyorsun.”
“Tamam, bazı yerlerde kadın çalışan yok ama mesela yoğunlukla kadın çalışan işyerinde bile temsilci erkek oluyor.”
“Karı koca aynı yerde çalışıyor, adam geliyor eve oturuyor, kadın hemen mutfağa giriyor, yemek yapıyor. Burada işte nerede eşitlik? Olmuyor! Bir taraftan eşi de yardım etse, belki daha çabuk toparlanacak.”
“Ben bunları bilmiyordum,’ dedi. ‘İyi ki gelmişim,’ dedi. ‘Kadınların bu kadar hakkı olduğunu bilmiyordum,’ dedi.”
Fotoğraflar
Görüşme Notu
Anlatıcının yüzünü göremeden yaptığım ikinci görüşme oldu bu. İlkinde teknik bir sorun nedeniyle ben görememiştim görüşmeciyi, ama o beni görebiliyordu. Bu sefer görüntülü görüşebilmemizi sağlayacak teknik altyapı zaten olmadığı için sadece seslerimiz ulaşacaktı birbirimize. Ancak bu durum beni hiç endişelendirmedi, çünkü sözlü tarih görüşmemizden önce iki kez telefonda konuşmuştuk ve sanki nicedir tanışıyormuşuz gibi kendiliğinden akıp gitmişti sohbetimiz. Yine öyle olacağını düşünüyordum, yanılmamışım. Bizi tanıştıran, her ikimizin de sonsuz saygı duyduğu bir kadın arkadaşımızdı, bunun da etkisi olmuştur sanırım. Vesilesiyle ona da selamımızı, teşekkürümüzü eksik etmeyelim.
1968, Sivas doğumlu. Beş yaşındayken İstanbul’a göç etmiş ailesiyle. Baba işçi, bir iş kazası sonrası malulen emekli olmuş. Ailenin en büyük çocuğu, üç kardeşler. Aile içi bağları oldukça kuvvetli, bilhassa kardeşler birbirine çok düşkün. Her ne geliyorsa hayattan, beraber yaşıyor, beraber göğüslüyorlar.
Hem maddi sıkıntılarla hem sağlık sorunlarıyla mücadele ederek geçmiş hayatı. Bir de erken yaşta yaptığı ve “bir hata” olarak tanımladığı evlilik hikâyesi var. Sekiz yıl sonra boşanmış, “bana hayrı olmayan, benim hastalığıma sebep olan bir kişinin daha fazla hayatımda kalmasını istemedim,” diyor.
Bir oğlu var, boşandığında beş yaşındaymış, şimdi 30. Tek başına büyütmüş oğlunu, çok zorlanmış ama “kendi tırnaklarımla bugüne kadar geldim”, “kimseye minnet etmedim” derken kendisiyle duyduğu haklı gururun sesine yansıyışını duyabilmenizi isterdim.
Yıllarca tekstil işçisi olarak çalışmış fabrikada. Halen fabrikada işçi ama tekstilde değil artık. Sendikalı ve işyeri temsilcisi. Hepimizin malumu, sayısız kadın işçi olmasına rağmen fabrikalar da sendikal mücadele alanı da ağırlıklı olarak erkek sesi duyageldiğimiz yerler, orada var olmak da sesini duyurmak da kolay değil. Bu ‘zor’un da üstesinden gelen ve emeğiyle, mücadelesiyle kendini var eden bir kadının hikâyesi dinledim, kaydettim. İçimden sürekli mırıldanarak: “Kadınlar vardır, kadınlar her yerde.”
Bu görüşme Aslı Takanay tarafından 03.09.2020 tarihinde yapılmıştır.
Anahtar Kelime / Tag / Index
Bu görüşmeyi referans vermek için DOI