top of page

“Öyle hayal ederim ki mesela, gerçekten sadece kadınların yönettiği bir hastanede çalışsam ne kadar güzel olur. Aşk’la yaparız işimizi, böyle heyecanla.”

“Annemi böyle epey ezmişler. Sırf dilden dolayı, hani annemin bilmediği bir dil konuşulmuş yıllarca. Annem de öğrenmemiş. Belki tepki duymuş.”

“Bir yandan da mükemmel olmam için annem de babam da … ne yapıp ettilerse, benim hep mükemmel olmam gerekti. Bütün çocukluğumda, gençliğimde ve genç kadınlığımda. Belki bu yaşıma kadar.”

“İlkokulu safi başarı olarak hatırlıyorum. Yani ne denir o çocuklara, takdirlik öğrenci. … Karne günü babamın gözündeki o ışık için mi yaptım bütün bunları, hiçbir fikrim yok.”

” Ana rol ananemde, çünkü her iki evde iniyor çıkıyor, ama asıl teyzemlerde kalıyor ananem. Benim aldığım o primer sevgide ananemin sevgisi çok var. Çok önemli benim için.”

“Benim o polis baskınında bütün üniversite hayatımın tüm fotoğrafları gitti. En çok ona yanarım. En büyük kaybımdır benim; o bir geçmiş dökümentasyonuydu.”

“En sonunda yine de dayanışabiliyor; o kapasite var yani kadınlarda. Mesela erkekler o içtenliğe sahip değil, o cesarete sahip değil.”

“Hastane ortamı … bence bütün sağlık sektörü, çalışan profili olarak kadın çalışanın %70’e yakın olduğu bir sektördür. Ama yöneticileri hep erkek bu kadınların. … Ben bir de bunun mücadelesini veriyorum. “

Ses Kaydı

00:00 / 01:04

Deşifre

Fotoğraflar

Görüşme Notu

1966 Diyarbakır doğumlu, Tıp Dr.’u ve hastane yöneticisi. Üç kız kardeşli, Diyarbakırlı Arap bir ailenin ilk çocuğu. Çocukluğu geniş aile ortamında, geniş ailenin renkliliği, çoğulluğu ve keyifli ortamında ve kendi deyişiyle çok sevilen, el üstünde tutulan bir çocuk olarak geçiyor. Diyarbakır’daki gündelik yaşamın renkliliğini çok net hatırlıyor ve anekdotlar ile bezeyerek tasvir ediyor. 

Anneannesinin bu ilk çocukluk dönemindeki varlığı ve sevgisi çok belirleyici. Annesini çok güzel, çok zarif ancak bu geniş ailede biraz daha kenarda ve kendine dönük duran, Arapça öğrenmeyi reddeden, öğretmenlik mesleğini babasının isteğiyle icra etmeyen, daha sessiz ama varlığı hissedilen bir anne olarak tanımlıyor. Anne ve babası mükemmeliyetçi ve bu mükemmeliyetçilik aslında onun da yaşama karşı tutum alışını belirlemiş. Hep çok başarılı bir öğrenci. Bu tüm okul hayatında böyle.

 

Tıp Fakültesi’ne giriyor ve İstanbul’a geliyor. Sonrasında, zorunlu hizmet döneminde Adıyaman’da geçen kısa ve siyaseten çatışmalar ve aydınlanmalarla geçen bir sürenin ardından İstanbul’da geçiyor. Fakülteye girdiği ilk dönem babasını bir trafik kazasında kaybediyor. Bu kayıp annesinin, kardeşlerinin ve kendisinin sonraki hayatlarının akışının seyrini özellikle duygusal ama fiziksel anlamda da etkiliyor. Uzun bir süre belki halen bun yasın posttravmatik etkisinin sürdüğünü belirtiyor. Annesi ve kardeşleri Ankara’ya taşınıyor ve Diyarbakırla olan bağ kesiliyor. 

Fakültede örgütlü olarak gençlik hareketine dahil oluyor. Ancak gerek bu gerek sonra örgütlü veya örgütsüz olarak dahil olduğu hiç bir siyaseten yapılanmada aslen kendini ait hissetmiyor. Hep sorgulayan, soran ve aslında kendi deyişiyle “yalnız” olan bir tutum alışı var.

 

Doktor olarak İHD ve TİHV bünyesinde geçirdiği yıllarda 80 sonrası uzun hapishane süreçlerinden çıkan ya da 90’lar süreçlerini en ağır deneyimleyen pek çok travma vakasıyla ilgili çalışıyor. Gerek bu süreç gerek kendi sahici ve gerçekten bu süreçleri teninde hisseden empatik yapısı nedeniyle çokça yıpranıyor. Çok pozitif, keyifli, gözlerinin içi gülen, güzel kahkaha atan bir kadın, ama görüşme esnasında sık sık gözleri doluyor aynı zamanda. Hrant’ın ve Vedat Aydın’ın kaybının kendisini ne şekilde benzer olarak etkilediğini anlatıyor. 

Çok sahici ve çok açık ifade ediyor kendini. Kendi deyimiyle bu sahicilik ve açıklık yaşamının her döneminde geçerli. Uzun zamandır özel hastanelerde yönetici pozisyonlarında çalışıyor. Bu okulda da, arkadaşlarıyla da, oldukça farklı olan iş yaşamı alanlarında da hep böyle olmuş. Tutumu net ve bunu her alanda kabul ettirmeyi başarmış.

Kadınlık durumunu sorgulamaya gençlik hareketi içindeyken başlamış ve farkındalığı çok yüksek. Erkeklerle mücadelesi hep olmuş. Sağlık sektöründe çok yüksek oranda kadının olması ama yöneticilerin hep erkek olması meselesini vurguluyor. Kadın yönetici olarak bunun da mücadelesini veriyor.

İki çocuk annesi. Uzunca bir zamandır çocukları tek ebeveyn olarak büyütmüş. Annesinin bu süreçteki varlığı, tıpkı kendisinin çocukluğunda olduğu gibi anneanne rolü ile öne çıkıyor. Annelik sürecini de ilkin çok aşık olup sonra birlikteliği ve babalığını sorguladığı erkeği olduğu gibi sorgulamış, sorguluyor. Maddi ve manevi olarak kendine hep yetmiş, ama elbette aşktan ve yarenlikten ümidini kesmiş değil. Hayalleri olan, üreten, çalışan, çok ve severek çalışan, düşünen ve uygulayan bir kadın.

Evde yüz yüze görüştük, uzun, yer yer eğlenceli, yer yer hüzünlü bir anlatıydı, pek çok hikâyede bir ortak kesen. Anlatısındaki sessizliklerin de sözcükler kadar etkin olduğunu düşünüyorum.

  • YouTube
  • Instagram
  • Twitter
  • Facebook
bottom of page