“Zonguldak, işçi kenti; grevlerin, direnişlerin, eylemlerin hiç eksik olmadığı bir dönemde büyüdüm.”
“Ben hayatım boyunca en büyük keyfi işçilerle yan yana, onlarla iş yaparken, onlarla mücadeleden almış bir insanım, ömrünü adamış bir insanım.”
“Bir kadın çalışması yapmak, sadece kadınları çalıştırmak değil ya da kadınlara siz iyisiniz, güzelsiniz deyip, onları motive etmek değildir hani. Böyle bir kadın çalışması olmaz bir örgüt içerisinde. Ha biz süs falan da değiliz. Sendikanın vitrini falan da değiliz.”
“Bu çalışmanın bir ayağında, hani kadınları bir adım ileri itiyorken, erkeklerin de bir adım geri gitmesini bilmesi lazım. Onlara alan açması lazım ve onların taleplerinin bir şekilde sendikal politikaların içerisine yedirilmesi ve bu dönüşüm için artık bir çalışma yapılması lazım. Yani toplumsal cinsiyet eşitliği çalışmaları yapılması lazım.”
“Annem de öyledir, hep kötü, en kötüsünü düşünür hayatında ve hep en kötüsüne göre hayatını planlar ve muhtemelen benim de bir özelliğim o.”
“Annem daha mazbut bir kızı olsun isterdi herhalde.”
Fotoğraflar
Görüşme Notu
Nuran Gülenç. 1974 doğumlu. Dört çocuklu bir ailenin ikinci çocuğu, bir abisi, iki de kız kardeşi var. Çocukluğunun büyük bir kısmı ve gençliği Zonguldak’ta geçiyor, babası yerüstü işçisiymiş ama ocağa da inmiş. Madencilerin arasında, grevlerin, direnişlerin ortasında büyüyor, hayatının ileriki dönemini büyük ölçüde bunun biçimlendirdiğini söylüyor. Abisi gibi o da lisede politikleşiyor, örgütleniyor. Üniversitede Maden Mühendisliği eğitimi alıyor, sonrasında yüksek lisansa başlıyor. Bir eylem sonrası hakkında yine idari soruşturma açılıyor, Emniyet’in baskısıyla bu kez bir yıl uzaklaştırma cezası veriliyor. O sıralar akademisyen olmayı düşünse de, kabarık siyasi sicili nedeniyle bunun mümkün olamayacağına kanaat getirerek yeni bir yol arayışına giriyor. Anne babasının ardından o da İstanbul’a yerleşiyor. Tesadüf eseri iş bulup Deri-İş sendikasında çalışmaya başlıyor ve böylece mücadelesine hayatını adayacağı sendikal alana da adımını atmış oluyor.
Türkiye sendikal alan tarihinin önemli öznelerinden Nuran. Kadın işçilerin ağırlıkta olduğu işyerlerinde dahi işyeri temsilcilerinin erkekler arasından seçildiği, en çok erkek seslerinin duyulduğu bir alanda işçi ve direniş örgütleyen, toplumsal cinsiyet eşitliğinin desteklenmesi için toplu iş sözleşmelerine maddeler ekleten ve bunları uygulatan, sadece kadın işçilerin değil, erkek işçilerin de toplumsal cinsiyet eşitliği eğitimi alması gerektiğini savunan ve bunu sağlayan, eril bir alan olarak kabul sendikal alanda sendikasına ve işyerlerine tacize karşı tutum aldırtan ve kadın işçileri, çalışma alanlarına ve haklarına sahip çıkmaları, seslerini duyurmaları için hep destekleyen feminist bir sendikacı. Anlatısının büyük kısmını mücadelesi oluşturdu, hayattaki duruşunun hikâyesini anlattı. Yaşamına tanık olan arkadaşlarının ısrarlarına rağmen vakit bulup yazıya dökemediği mücadele anılarının bir kısmını hikâyesinde bulacaksınız.